Külkedisi
Külkedisi Masalı
Sindirella olarak da bilinen Külkedisi’nin hikayesini sizler için yayınladık. Keyifle okumanız dileğiyle..
Çok eski zamanlarda, çok güzel bir kız yaşarmış. Bu güzel kızın babası ise iki yeni kız kardeş getirmiş. Yeni gelen iki kardeş, güzel kızı çok kıskanıyormuş. Çünkü kendileri o kadar güzel değillermiş. Bu yüzden ona kötü davranıyorlarmış. Hatta güzel kıza hizmetçi gibi davranmışlar.
Evin bütün işlerini güzel kız yapıyor, en eski kıyafetlerini ona giydiriyorlarmış. Hatta güzel kızın ısınmasına bile izin vermiyorlarmış. Zavallı kız, kardeşlerinin yaktığı ateşten kalan küllerle ısınmaya çalışırmış. Bu yüzden artık ona külkedisi demeye başlamışlar.
Külkedisi çok iyi bir kızmış. Kardeşlerinin kötülüklerine rağmen onları severmiş. Bir gün kralın sarayında büyük bir balo daveti varmış. Baloda, kralın oğlu olan prens de olacakmış. Prens, çok yakışıklı bir delikanlıymış. Evlenmek istediğini herkes biliyormuş. Çirkin kız kardeşler süslenmiş, giyinmiş, kuşanmış ve baloya doğru hareket etmişler. Kim bilir, belki de prens onlardan birini beğenirmiş umuduyla..
Külkedisi ise yırtık elbisesiyle bir köşede ağlıyormuş. Birden bir ışık girmiş pencereden içeri. Külkedisi kafasını kaldırmış ve çok güzel bir peri kızı görmüş. Peri kızı, külkedisini ayağa kaldırmış ve “Ne istiyorsun?” diye sormuş. Külkedisi, baloya gitmek istediğini ancak bu halde gidemediğini anlatmış.
Peri, külkedisine yardım etmeye karar vermiş. Hemen bir balkabağı istemiş ondan. Külkedisi, balkabağını getirince peri kızı sihrini göstermiş. Balkabağı, çok güzel bir at arabasına dönüşmüş. Tabii bir de at gerekmiş. Bunun için de fare getirmesi lazımmış. Külkedisi hemen koşup 6 tane fare yakalamış. Peri kızı, bir dokunuşuyla bu fareleri çok güzel atlara çevirmiş.
Bu kadar güzel bir prensese bir de uşaklar lazım. 6 tane kertenkele yakalayan külkedisi, bunları periye getirmiş. Peri kızı, sihrini yaparak kertenkeleleri külkedisinin sadık uşaklarına çevirmiş. Sıra külkedisine gelmiş.
Peri kızı, külkedisine bir dokunmuş ve külkedisi çok güzel bir elbisenin içine girmiş. Zaten güzel olan yüzü, daha da güzelleşmiş. Saçı toplanmış ve ayakkabıları parlamıştı. Peri, külkedisine sıkıca tembihlemiş:
-Saat gece 12 olmadan önce eve dönmen gerekir. Saat 12’de bütün sihir bozulacak!
Külkedisi, bunu aklına kazıdıktan sonra baloya gitmiş. Prens, görür görmez külkedisine aşık olmuş. Kimse çirkin kardeşlerinin yüzüne bakmamış. Külkedisi ise balonun yıldızıymış. Herkes onu çok beğenmiş.
Vakit gelip saat 12’ye yaklaştığında külkedisinin aklı başına gelmiş. Hayatının en güzel gününü geçirdiği balodan ayrılmak zorunda kalmış. Yakışıklı prens, külkedisinin kalmasını istemiş. Ama külkedisi, arkasına bile bakmadan koşarak uzaklaşmış. Giderken de ayakkabısının tekini düşürüvermiş.
Ağlayarak evine geri dönen külkedisi, tam kapıdan girdiği anda bütün sihir bozulmuş. Elbisesi tekrar yırtılmış. Fareler, kertenkeleler ve bir balkabağı ile kalakalmış. Ertesi gün olduğunda prens, külkedisini aramaya koyulmuş. Bu sırada külkedisinin düşürdüğü ayakkabıları bulmuş.
Bütün ülkeyi dolaşmış ve ayakkabının sahibini bulmaya çalışmış. En son külkedisinin evine gelmiş. Kardeşlerinin ayağına olmamış tabii. Prens, tam evden ayrılacakken hizmetçi kız dikkatini çekmiş. Üstü başı yırtık da olsa külkedisinin güzelliğini hemen fark etmiş. Onun da ayakkabıyı denemesini istemiş.
Külkedisinin kardeşleri, bu duruma çok gülmüşler. Çünkü onlara göre külkedisi baloya gitmiş olamazdı! Hele ki yırtık kıyafetleriyle orada olması imkansızdı. Ama ayakkabı, külkedisinin ayağına tam olmuştu. Prens hayatının aşkını bulmuştu.
Hemen oracıkta külkedisine evlenme teklif etmiş. Külkedisi de bu teklifi kabul edince, hayatlarının sonuna kadar mutlu mesut yaşamışlar.
Hikayeye bayıldım
Cok guzelmis