Aslan ile Geyik
Aslan ile Geyik Masalı
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal iken, pire berber iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken…
Bir geyik varmış. Geyiğin susuzluktan dili damağına yapışmış. Derenin başına varmış, kana kana su içmiş. Gözü birden sudaki yansımasına takılmış. Boynuzlarının uçlarına, ortasına, arasına bakmış. Boynuzlarının orman gibi olması çok hoşuna gitmiş. Böyle görkemli boynuzlar başka hiçbir hayvanda yokmuş. Boynuzlarını öve öve bitirememiş.
Ama bacaklarını görünce, hayal kırıklığına uğramış. Bacakları boynuzlarının yanında incecik kalıyormuş. Bacaklarının incecik zayıf görüntüsüne çok üzülmüş.
Tam o sırada çalıların arasından bir aslan ortaya çıkmış. Aslan hızla geyiğin üzerine atılmış. Geyik başlamış kaçmaya. Aslan ne kadar koşsa da geyiği yakalayamamış, nefes nefese kalmış. Geyik sık ağaçların arasına varınca, boynuzları dallara takılmaya başlamış. Ne yapmışsa da boynuzlarını dalların arasından kurtaramamış. O sırada Aslan, geyiğin üzerine atlayıp onu yakalamış.
Geyik, bu masalı okuyana şu sözleri bırakmış:
Anlat dosta, düşmana:
Geyik çok güvenmiş boynuzlarına,
Fakat onlar yüzünden yakalanmış aslana.
Ne kadar ince olsalar da,
Bacakları taşımış geyiği uzaklara.
Aklın varsa, her güzeli dostun sanma,
Çirkini suçlama.
Güçlü görünene aldanma,
Kendini kandırma.